BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi (BÜKÇAM)

 

Duyurular
20 KASIM ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'yi imzalamış ve o tarihten bugüne 20 Kasım; “Dünya Çocuk Hakları Günü olarak ilan edilmiştir.

Çocuk haklarının tarihine bakıldığında, dört önemli belge öne çıkmaktadır (Kurt, 2016):

  • Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi (1924) - Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu Bildiriyi 1928 yılında bizzat imzalamıştır)
  • Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi (1959)
  • Türk Çocuk Hakları Bildirisi (1963)
  • Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (1989)

Türkiye’de 1995’ten beri yürürlükte olan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır ve temel çocuk hakları ise aşağıdaki gibi sıralanır (UNICEF Türkiye, 2024):

  • Yaşama hakkı
  • İsim hakkı
  • Vatandaşlık kazanma hakkı
  • Ana–babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkı
  • Korunma hakkı
  • Ana–babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, anababanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkı
  • Çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı
  • Düşüncesini özgürce açıklama hakkı
  • Düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkı
  • Dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüklerine ilişkin hak
  • Çalışan ana–babanın, çocuk bakım hizmet ve tesislerinden, çocuklarının da bu hizmet ve tesislerden yararlanma hakkı
  • Devletten özel koruma ve yardım görme hakkı
  • Yeti yitimi olan çocukların özel bakımdan yararlanma hakkı
  • Olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkı
  • Sosyal sigorta dahil, sosyal güvenlikten yararlanma hakkı
  • Bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine sahip olma hakkı
  • Eğitim hakkı
  • Dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkı
  • Ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkı
  • Her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvence hakkı,
  • Özgürlüğünden yoksun olan her çocuğun, kendi yüksek yararı aksini gerektirmedikçe, özellikle yetişkinlerden ayrı tutulacak ve olağanüstü durumlar dışında ailesi ile yazışma ve görüşme yoluyla ilişki kurma hakkı; özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuk, kısa zamanda yasal ve uygun olan diğer yardımlardan yararlanma hakkına sahip olacağı gibi özgürlüğünden yoksun bırakılmasının yasaya aykırılığını bir mahkeme veya diğer yetkili, bağımsız ve tarafsız makam önünde iddia etme ve böylesi bir işlemle ilgili olarak ivedi karar verilmesini isteme hakkı
  • Hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddia edilen ve bu nedenle itham edilen ya da ihlâl ettiği kabul edilen her çocuğun; çocuğun yaşı ve yeniden topluma kazandırılmasının ve toplumda yapıcı rol üstlenmesinin arzu edilir olduğu hususları gözönünde bulundurularak, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele görme hakkı;
  • İşlendiği zaman ulusal ya da uluslararası hukukça yasaklanmamış bir eylem ya da ihmâl nedeniyle hiçbir çocuk hakkında ceza yasasını ihlâl ettiği iddiası ya da ithamı öne sürülemeyeceği gibi böyle bir ihlâlde bulunduğu da kabul edilmeyecektir.
  • Hakkında ceza kanununu ihlâl iddiası veya ithamı bulunan her çocuk aşağıdaki asgari güvencelere sahiptir:
    • Kovuşturmanın her aşamasında özel hayatının gizliliğine tam saygı gösterilmesine hakkı olmak;
    • Kullanılan dili anlamaması veya konuşamaması halinde çocuğun parasız çevirmen yardımından yararlanması;
    • Ceza yasasını ihlâl ettiği sonucuna varılması halinde, bu kararın ve bunun sonucu olarak alınan önlemlerin daha yüksek yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde yasaya uygun olarak incelenmesi;
    • Tanıklık etmek ya da suç ikrarında bulunmak için zorlanmamak; aleyhine olan tanıkları sorguya çekmek veya sorguya çekmiş olmak ve lehine olan tanıkların hazır bulunmasının ve sorgulanmasının eşit koşullarda sağlanması;
    • Yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde adli ya da başkaca uygun yardımdan yararlanarak ve özellikle çocuğun yaşı ve durumu gözönüne alınmak suretiyle kendisinin yüksek yararına aykırı olduğu saptanmadığı sürece, ana–babası veya yasal vasisi de hazır bulundurularak yasaya uygun biçimde adil bir duruşma ile konunun gecikmeksizin karara bağlanmasının sağlanması;
    • Haklarındaki suçlamalardan kendilerinin hemen ve doğrudan doğruya; ya da uygun düşen durumlarda ana–babaları ya da yasal vasileri kanalı ile haberli kılınmak ve savunmalarının hazırlanıp sunulmasında gerekli yasal ya da uygun olan başka yardımdan yararlanmak;
    • Haklarındaki suçlama yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılmak.

 

TÜRKİYE’DE BAZI ÇOCUK İSTATİSTİKLERİ VE BAZI ÇOCUK SAĞLIĞI GÖSTERGELERİNDE MEVCUT DURUM

Çocuk Nüfusu

Türkiye nüfusunun 1990 yılında %41,8’ı çocuklardan oluşmakta iken, kademeli bir şekilde azalmış ve 2023 yılında nüfusun %26,0’ı çocuklardan meydana gelmektedir. Canlı doğan bebek sayısı 2022 yılında 1 milyon 35 bin 795 olmuştur. Oğlan/kız çocuk oranı 1,06 olarak kayda geçmiştir (531 bin 946 oğlan, 503 bin 849 kız) (Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024).

Eğitim Durumu

Beş yaş net okullaşma sıklığı cinsiyete göre incelendiğinde, bu sıklık oğlan çocuklar için %85,2, kız çocuklar için %84,7’dir. İlkokul seviyesinde net okullaşma sıklığı 2022/'23 öğretim yılında %93,8, ortaokul seviyesinde net okullaşma sıklığı %91,2 ve ortaöğretim seviyesinde net okullaşma sıklığı %91,7 olarak kayda geçmiştir. Özel eğitim alan öğrencilerin sıklığı %2,6’dır. Özel örgün eğitime devam eden öğrencilerin %63,3'ünü oğlan öğrenciler, %36,7'sini ise kız öğrenciler oluşturmuştur (TÜİK, 2024).

Yeti Yitimi (engellilik)

Türkiye Sağlık Araştırması 2022 yılı sonuçlarına göre ailelerin beyanları doğrultusunda, 2-14 yaş grubundaki çocukların %1,5 ile en fazla öğrenmede ve yürümede zorluk çektiği anlaşılmıştır. Aynı yaş grubundaki çocukların %1,0'ının konuşmada, %0,8'inin görmede, %0,4'ünün ise duymada zorluk çektiği bildirilmiştir (TÜİK, 2024).

İş Gücüne Katılım

Hanehalkı İşgücü Araştırması 2023 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılım sıklığı %22,1 olarak tespit edilmiştir. İşgücüne katılma sıklığı cinsiyete göre incelendiğinde; oğlan çocukların %32,2’sinin, kız çocukların %11,5’inin iş gücüne katıldığı anlaşılmaktadır

Evlilik

Evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki sıklığı 2002 yılında %7,3 iken, 2023 yılına gelindiğinde devam etmekte olmakla birlikte %1,9 olarak bulunmuştur. Diğer taraftan, aynı yaş grubunda olan oğlan çocukların resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki sıklığı 2002 yılında %0,5 iken, 2023 yılında da devam etmekle birlikte %0,1 olarak kayda geçmiştir (TÜİK, 2024). Çocuk yaşta evlilikler konusunda önemli bir very kaynağı resmi olmayan evlilikleri de kapsayan Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması’dır(TNSA). TNSA 2018 verilerine göre 20-24 yaş grubunda olup 18 yaşından önce evlenmiş olan kadınların sıklığı %15’tir.

Ölüm Nedenleri

TÜİK Ölüm ve Ölüm Nedenleri İstatistikleri 2022’ye göre; 1-4 yaş grubunda “diğer” ve “bilinmeyen” nedenler dışlandığında en sık ölüm nedeni %13,8 ile “sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları”dır. 5-14 yaş grubunda “bilinmeyen” nedenler dışlandığında “dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler” %19,1 ile ilk sıradaki ölüm nedenidir. Aynı neden %35,3 ile 15-17 yaş grubu çocukların en sık ölüm nedeni olmuştur (TÜİK, 2024).

 “Bilinmeyen” nedenli ölümler; 1-4 yaş grubundaki ölümlerin %18,9’unu, 5-14 yaş grubundaki ölümlerin %19,2’sini ve 15-17 yaş grubu ölümlerinin %22,3’ünü (TÜİK, 2024).

Bebek Ölüm Hızı

TÜİK, Ölüm İstatistikleri 2009-2017 ile TÜİK Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri 2018-2022 raporlarına göre;

  • Bebek ölüm hızı; 2009’dan 2022’ye gelindiğinde binde 13,9’dan binde 9,2’ye gelmiştir.
  • Beş yaş altı ölüm hızı; 2009’dan 2022’ye gelindiğinde binde 11,2’ye gelmiş olduğu anlaşılmaktadır (TÜİK, 2024).

Bebek ölüm ve beş yaş altı ölüm hızlarında 2013 yılından itibaren son on yılda belirgin bir azalma kaydedilmemiştir. Diğer yandan bebek ölüm hızında iller arasında eşitsizlik gözlemlenmektedir (T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, 2024). Bebek ölüm hızı 2022 yılında;

  • 21 ilde binde 6,9’dan düşük,
  • 21 ilde binde 10,4’ten büyük olarak sınıflanmıştır.

Yine beş yaş ölüm hızlarında da eşitsizlikler derin boyuttadır. Tüm haftalar için beş yaş altı bebek ölüm hızı İBSS-1 coğrafi sınıflamasına göre 2022 yılı için:

  • En yüksek Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olup, binde 16,5,
  • En düşük Batı Marmara Bölgesi’nde olup, binde 7,3 olarak bulunmuştur.

KAYNAKLAR

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE). 2019. 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA-2018). Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve TÜBİTAK. https://fs.hacettepe.edu.tr/hips/dosyalar/Araştırmalar%20-%20raporlar/2018%20TNSA/TNSA2018_ana_Rapor_compressed.pdf

 

Kurt S. 2016. "Çocuk Haklarina İlişkin Mevzuat ve Uygulamalar". Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, (36), 99–127.

T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü. 2024. "Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2022". Erişim: https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/48054/0/siy202205042024pdf.pdf

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). 2024. "İstatistiklerle Çocuk, 2023". Erişim: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Cocuk-2023-53679#:~:text=Türkiye nüfusunun %26%2C0’,7’sini kız çocuklar oluşturdu.

UNICEF Türkiye. n.d. "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme". Erişim: https://www.unicef.org/turkiye/çocuk-haklarına-dair-sözleşm

HAZIRLAYAN:  : Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Hüseyin Örün (Başkent Üniversitesi)