“SESSİZ HIRSIZ – OSTEOPOROZ”
20 Ekim Dünya Osteoporoz Gününün Düşündürdükleri
2024 yılının Sloganı: “Kırık Kemiklere Hayır Diyelim”
(Say No to Fragile Bone 2024 World Osteoporosis Day Campaign)
Osteoporoz halk arasında daha çok kullanılan adıyla kemik erimesi, kemik kütlesinin azaldığı ve yapısının bozulduğu kronik bir kemik hastalığıdır. Bu hastalıkta kemikler zayıfladığı için kırık riski artar. Hastalık tüm kemikleri etkilese de kırıklar genellikle bilek, omurga ve kalça eklemlerinde oluşmaktadır.
Hastalığın belirgin semptomları yoktur ve pek çok insan, bir kırık geçirene kadar osteoporozu olduğunu bilmez. Bu nedenle osteoporoz “sessiz hırsız” olarak da adlandırılmaktadır.
Osteporozun tanısı kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile konulur. , Bu ölçümde T skoru -2,5 üzeri olan kişiler Osteoporoz, -2,5 ile -1 arasında olan kişiler ise Osteopeni, T skoru -2,5 üzeri olup kemiklerinde kırık veya kırıkları olan kişiler ise ciddi osteoporoz olarak tanımlanır.
Dünyada osteoporoz sıklığı %18,8 ile %25 arasında değişmektedir. Dünya genelinde 50 yaş ve üzerindeki her üç kadından biri ve her beş erkekten biri osteoporotik kırığa maruz kalmaktadır. Türkiye’de yapılmış 2010 yılındaki FRAKTÜRK çalışmasında 50 yaş üzeri kişilerin %50’sinde osteopeni, %25’inde osteoporoz saptanmıştır.
Menopoz sonrası kadınlarda değişen hormonal yapının etkisi ile (östrojen azalması) kemik mineral yoğunluğunda azalma görülür. Artan mineral yoğunluk kaybına bağlı olarak, kadınlarda erkeklerden neredeyse iki kat daha fazla kırık meydana gelir. Kalça kırıklarının %73’ü kadınlarda ve özellikle 75 yaş sonrasında görülmektedir. Kadınlarda omurgadaki kırıkların görülme sıklığı 60 yaş civarında artmaya başlar ve 80 yaşından sonra en yüksek düzeye ulaşır. İlerleyen yıllarda, kırıklar sıklıkla işlevsel gerilemeye, yaşam kalitesinin düşmesine, kronik ağrıya, engelliliğe ve ölüm riskinin artmasına yol açar.
Osteoporoz riski yaşa, cinsiyete, sigara içme durumuna, aşırı alkol tüketimine, düşük vücut kütle indeksine sahip olmaya, düşük fiziksel aktiviteye, diyetle yetersiz kalsiyum alımına, ailede osteoporoz hastası olan kişilerin olmasına, 1. Derece akrabalarda osteoporoza bağlı kırık hikayesi olmasına, erken menopoza girmeye ve bazı kortizon türü ilaçların kullanımına bağlı artmaktadır.
Belirtileri arasında akut ya da kronik sırt ağrısı, boy kısalması, kırık oluşumu sayılabilir.
Osteoporoz uzun vadede düşmelere bağlı çoklu kırık oluşumuna sebep olabilmektedir. Bu nedenle düşmeleri ve buna bağlı kırıkları önlemek çok önemlidir.
Osteoporozu önlemede güçlü kemik oluşumunu sağlamak ve kemik kaybını önlemek iki temel yaklaşım olarak uygulanabilir.
Sağlıklı beslenmek - özellikle çocukluk ve ergen dönemde, yeterli kalsiyum, D vitamini ve protein alınmasının ileri yaşta ortaya çıkabilecek osteoporoz için önleyici olduğu bilinmektedir. Ayrıca yaşam süresince sigara içmemek, alkol alımının azaltılması, kafein tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz yapmak osteoporoz gelişimini önleyebilecek temel alışkanlıklardır. Yeterli protein alımı erişkinlerde kas gücünü artırıp kemik kaybını azaltabilir ya da kırık sonrası iyileşmeyi hızlandırabilir. İlerleyen yaşta artan düşme riskini azaltmak için yerde zeminin kaymasına sebep olabilecek paspas veya halı, kilim olmamalı, kişinin ayağına takılabilecek eşyalar bulunmamalı, merdivenler ve koridorlar iyice aydınlatılmalıdır.
Capture the Fracture girişim (CTF) çatısı altında International Osteoporosis Foundation (IOF) ve Türkiye Kemik Sağlığı Uzmanları işbirliği ile 2023 yılında hazırlanmış olan Raporun verilerine göre;
Osteoporotik kırıklar, ülkemizde halk sağlığı için önemli bir sorundur ve ciddi (artan) bir sağlık yükü ve mali yük ile ilişkilidir. 2019 yılında yaklaşık 255.000 osteoporotik kırık meydana gelmiştir ve aynı yıl osteoporozla ilişkili sağlık harcamalarının 455 milyon ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Hızla artan yaşlı nüfus ve politikada herhangi bir değişiklik olmaması nedeniyle, önümüzdeki 15 yıl içinde osteoporotik kırıkların sayısının yüzde elliden fazla artması beklenmektedir.
Ülkemizde osteoporoz yeterince teşhis ve tedavi edilememektedir. Bugün, yüksek kırık riski taşıyan hastaların %75-90’ı, güvenli ve etkili ilaçların varlığına rağmen osteoporoz tedavisi görmemektedir. Osteoporoz tedavisi almak özellikle sekonder kırık geçirme riski yüksek olan hastalar için çok önemlidir. Türkiye’de ancak beş hastadan biri ilk osteoporotik kırığı takiben sekonder kırığı önlemek için etkin bir osteoporoz tedavisi alabilmektedir.
Kırık Sonrası Bakım Modeli olan Fraktür Liyazon Sistemleri, kırık riskini azaltmadaki bilinen faydalarına rağmen, Türkiye’de çok az hastanede bulunmaktadır. Bu durum yüksek riskli grupta kırığı önlemek için kaçırılmış fırsattır.
SON OLARAK:
Sağlıklı kemikler ve kırıksız bir gelecek için öğrenilmesi ve öğretilmesi ve uygulanması gereken 5 adım:
Osteoporoz korkulması gereken değil, farkında olunması, doğru bilgilerin öğrenilmesi – uygulanması ile önlenebilecek ve erken tanı ve gerekenlerin geç kalmadan yapılması ile olumsuz sonuçları engellenebilecek önemli bir sağlık sorunudur.
Yararlanılan Kaynaklar
“SESSİZ HIRSIZ – OSTEOPOROZ”
20 Ekim Dünya Osteoporoz Gününün Düşündürdükleri
2024 yılının Sloganı: “Kırık Kemiklere Hayır Diyelim”
(Say No to Fragile Bone 2024 World Osteoporosis Day Campaign)
Osteoporoz halk arasında daha çok kullanılan adıyla kemik erimesi, kemik kütlesinin azaldığı ve yapısının bozulduğu kronik bir kemik hastalığıdır. Bu hastalıkta kemikler zayıfladığı için kırık riski artar. Hastalık tüm kemikleri etkilese de kırıklar genellikle bilek, omurga ve kalça eklemlerinde oluşmaktadır.
Hastalığın belirgin semptomları yoktur ve pek çok insan, bir kırık geçirene kadar osteoporozu olduğunu bilmez. Bu nedenle osteoporoz “sessiz hırsız” olarak da adlandırılmaktadır.
Osteporozun tanısı kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile konulur. , Bu ölçümde T skoru -2,5 üzeri olan kişiler Osteoporoz, -2,5 ile -1 arasında olan kişiler ise Osteopeni, T skoru -2,5 üzeri olup kemiklerinde kırık veya kırıkları olan kişiler ise ciddi osteoporoz olarak tanımlanır.
Dünyada osteoporoz sıklığı %18,8 ile %25 arasında değişmektedir. Dünya genelinde 50 yaş ve üzerindeki her üç kadından biri ve her beş erkekten biri osteoporotik kırığa maruz kalmaktadır. Türkiye’de yapılmış 2010 yılındaki FRAKTÜRK çalışmasında 50 yaş üzeri kişilerin %50’sinde osteopeni, %25’inde osteoporoz saptanmıştır.
Menopoz sonrası kadınlarda değişen hormonal yapının etkisi ile (östrojen azalması) kemik mineral yoğunluğunda azalma görülür. Artan mineral yoğunluk kaybına bağlı olarak, kadınlarda erkeklerden neredeyse iki kat daha fazla kırık meydana gelir. Kalça kırıklarının %73’ü kadınlarda ve özellikle 75 yaş sonrasında görülmektedir. Kadınlarda omurgadaki kırıkların görülme sıklığı 60 yaş civarında artmaya başlar ve 80 yaşından sonra en yüksek düzeye ulaşır. İlerleyen yıllarda, kırıklar sıklıkla işlevsel gerilemeye, yaşam kalitesinin düşmesine, kronik ağrıya, engelliliğe ve ölüm riskinin artmasına yol açar.
Osteoporoz riski yaşa, cinsiyete, sigara içme durumuna, aşırı alkol tüketimine, düşük vücut kütle indeksine sahip olmaya, düşük fiziksel aktiviteye, diyetle yetersiz kalsiyum alımına, ailede osteoporoz hastası olan kişilerin olmasına, 1. Derece akrabalarda osteoporoza bağlı kırık hikayesi olmasına, erken menopoza girmeye ve bazı kortizon türü ilaçların kullanımına bağlı artmaktadır.
Belirtileri arasında akut ya da kronik sırt ağrısı, boy kısalması, kırık oluşumu sayılabilir.
Osteoporoz uzun vadede düşmelere bağlı çoklu kırık oluşumuna sebep olabilmektedir. Bu nedenle düşmeleri ve buna bağlı kırıkları önlemek çok önemlidir.
Osteoporozu önlemede güçlü kemik oluşumunu sağlamak ve kemik kaybını önlemek iki temel yaklaşım olarak uygulanabilir.
Sağlıklı beslenmek - özellikle çocukluk ve ergen dönemde, yeterli kalsiyum, D vitamini ve protein alınmasının ileri yaşta ortaya çıkabilecek osteoporoz için önleyici olduğu bilinmektedir. Ayrıca yaşam süresince sigara içmemek, alkol alımının azaltılması, kafein tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz yapmak osteoporoz gelişimini önleyebilecek temel alışkanlıklardır. Yeterli protein alımı erişkinlerde kas gücünü artırıp kemik kaybını azaltabilir ya da kırık sonrası iyileşmeyi hızlandırabilir. İlerleyen yaşta artan düşme riskini azaltmak için yerde zeminin kaymasına sebep olabilecek paspas veya halı, kilim olmamalı, kişinin ayağına takılabilecek eşyalar bulunmamalı, merdivenler ve koridorlar iyice aydınlatılmalıdır.
Capture the Fracture girişim (CTF) çatısı altında International Osteoporosis Foundation (IOF) ve Türkiye Kemik Sağlığı Uzmanları işbirliği ile 2023 yılında hazırlanmış olan Raporun verilerine göre;
Osteoporotik kırıklar, ülkemizde halk sağlığı için önemli bir sorundur ve ciddi (artan) bir sağlık yükü ve mali yük ile ilişkilidir. 2019 yılında yaklaşık 255.000 osteoporotik kırık meydana gelmiştir ve aynı yıl osteoporozla ilişkili sağlık harcamalarının 455 milyon ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Hızla artan yaşlı nüfus ve politikada herhangi bir değişiklik olmaması nedeniyle, önümüzdeki 15 yıl içinde osteoporotik kırıkların sayısının yüzde elliden fazla artması beklenmektedir.
Ülkemizde osteoporoz yeterince teşhis ve tedavi edilememektedir. Bugün, yüksek kırık riski taşıyan hastaların %75-90’ı, güvenli ve etkili ilaçların varlığına rağmen osteoporoz tedavisi görmemektedir. Osteoporoz tedavisi almak özellikle sekonder kırık geçirme riski yüksek olan hastalar için çok önemlidir. Türkiye’de ancak beş hastadan biri ilk osteoporotik kırığı takiben sekonder kırığı önlemek için etkin bir osteoporoz tedavisi alabilmektedir.
Kırık Sonrası Bakım Modeli olan Fraktür Liyazon Sistemleri, kırık riskini azaltmadaki bilinen faydalarına rağmen, Türkiye’de çok az hastanede bulunmaktadır. Bu durum yüksek riskli grupta kırığı önlemek için kaçırılmış fırsattır.
SON OLARAK:
Sağlıklı kemikler ve kırıksız bir gelecek için öğrenilmesi ve öğretilmesi ve uygulanması gereken 5 adım:
Osteoporoz korkulması gereken değil, farkında olunması, doğru bilgilerin öğrenilmesi – uygulanması ile önlenebilecek ve erken tanı ve gerekenlerin geç kalmadan yapılması ile olumsuz sonuçları engellenebilecek önemli bir sağlık sorunudur.
Yararlanılan Kaynaklar