DOĞURGANLIK TARTIŞMALARI KADINLARIN ÜREME HAKLARI KORUNARAK ELE ALINMALIDIR!
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) olarak 2023 yılı için TÜİK tarafından açıklanan son “Toplam Doğurganlık Hızı” verisi ve kadınların en temel hakkı olan “doğurganlıklarına karar verme hakkına” yönelik söylemler sebebiyle aşağıdaki açıklamayı kamuoyunun dikkatine sunarız:
Söz konusu veriler göstermektedir ki Türkiye’de son yıllarda kadınların toplumdaki statüsü gerilemekte, dolayısıyla kadın sağlığının korunması ve kadınların güçlenmesinin önünde ciddi engeller bulunmaktadır.
Doğurganlık ile ilgili hatırlamamız gereken en önemli konu;
Toplam Doğurganlık Hızının 1,51 olarak ortaya konması ve yıllar içinde toplam doğurganlık hızının azalması nüfusun azalacağı yönünde bir yanılgıya ve doğurganlığı teşvik eden söylemlere yol açmamalıdır. Bu yorum konuya bakış açısının yanlışlığını göstermektedir. Bunun yanı sıra “Cinsel sağlık ve Üreme sağlığı hizmeti alma ve sağlığın korunması bir insan hakkıdır” ve bu çerçevede bireylerin doğurganlığın düzenlenmesine yönelik danışmanlık hizmetleri alması ve doğum kontrol yöntemi tedariki erişilebilir olmalı, toplum bilgilendirmeleri yapılmalı, bakanlık düzeyinde yeterli bütçe ayrılarak birinci basamak sağlık kuruluşları başta olmak üzere ilgili tüm sağlık kuruluşlarında gebeliği önleyici yöntemlerin temini ve dağıtımı sağlanmalı, birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık çalışanlarının da bilgilendirilmesi yapılmalıdır.
Güvenli Annelik hizmetleri kapsamında düşünülmesi gereken diğer bir konu da doğurganlığın düzenlenmesine yönelik hizmetlerin yaygın olarak verilmemesi nedeniyle ortaya çıkan istenmeyen gebeliklerin ve riskli gebeliklerin kamusal güvence ile bir destek hizmet olarak sağlıklı ve güvenli koşullarda isteyerek düşük (halk arasındaki adıyla “kürtaj”) hizmetleriyle karşılanmaması konusudur. Bu hizmetlerin kamusal alanda değil, özel sektörde veriliyor olması, yoksul kadın grubu için eşitsizlik yaratmaktadır. İkinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında, özellikle son yıllarda toplumda çekince ile bakılan, yasal olduğu konusunda sağlık çalışanlarının bile kafa karışıklığı yaşadığı “isteyerek düşükler” temel bir sağlık hizmeti olarak verilmeli, 10 haftaya kadar yasal olduğu bilgisi sağlık kurum/kuruluşları başta olmak üzere topluma verilmeli ve yayılmalıdır. Şu an ülkemizin içerisinde olduğu durum nüfus artış hızının azaldığı ancak sayısal olarak toplam nüfusumuzun artmaya devam ettiği bir süreç olup Türkiye’nin nüfusu 2050 yılına kadar azalmayacaktır. Bazı çevrelerin gereksiz ölçüde vurgulayarak kamuoyunu yanıltmasının aksine, bu süreçte genç nüfusun, özellikle de kadın istihdamının desteklenmesi ve artırılması gerekmektedir. Nüfus bilimcilerin 15 yıldır belirttiği bu “fırsat penceresi” iyi değerlendirilmeli, kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldıracak köklü dönüşümler yapılmalı, bu konuda somut adımlar atılmalıdır.
Özetle; ülkemizde kadınların haklarını kullanabilmeleri için önlerindeki engellerin kaldırılarak ve fırsat eşitliği sağlanarak daha iyi - eşit statüde olmaları mümkündür. Bu bir tercih değil gerekliliktir, bunu sağlamak da “Devletin Anayasal Görevidir”. Doğurganlıkları hakkında kendi kararlarını verebilmeleri ve doğurganlığın düzenlenmesi hizmetlerine ulaşabilmeleri için önlemler alınmalı ve harekete geçilmelidir. Türkiye’de kadınların Cumhuriyetle kazandıkları haklarından geri adım atılmasına asla izin verilmemeli – engellenmelidir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Üreme Sağlığı Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır.